RATEM Yönetim Kurulu, sektörün sürdürülebilirliğinin ve gelişiminin sağlanması açısından büyük önem taşıyan sorunları ve çözüm önerilerini paylaşmak üzere RTÜK Üyeleri ile bir araya geldi. 17 Haziran Cuma günü Malta Köşkü’nde gerçekleşen toplantı ile ilgili olarak RATEM Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Gürsoy şu açıklamalarda bulundu: “Geçen ay içinde yayın kuruluşlarımız ile ülke çapında gerçekleştirdiğimiz toplantılarda sektörümüzün çözüm bekleyen önemli sorunlarını tespit ettik. Bunlarla ilgili geliştirdiğimiz, sektör genelinde de kabul gören çözüm önerilerimizi iletmek ve desteklerini almak üzere, Sayın RTÜK Başkanı ve Üyeleri ile, böylesine tarihi bir mekanda bir araya geldiğimiz için çok mutluyuz.” Sektörün yapısal sorunlarının masaya yatırıldığı toplantı ile ilgili olarak RTÜK Başkanı İlhan Yerlikaya da sektöre değer verdiklerini, sorunlarını anlamak ve çözüm üretmek amacıyla bir araya gelmekten dolayı duydukları mutluluğu dile getirdi. Toplantıda sorunlar“Radyo ve Televizyonların ödediği telif bedellerinin RTÜK reklam paylarından karşılanması”,“Yerel ve bölgesel televizyon kuruluşlarına farklı uydu lisansı uygulaması ile yıllık frekans kullanım ücretlerinin düşürülmesi”, “Zorunlu yayınlar, kamu spotları ve kamu ilanları konusunda yasal mevzuat düzenlemeleri” ve “Yayın ilkeleri kapsamında dizi filmler ve yapımların teşvik edilmesi ile ekonomiye, ihracata ve turizme katkı yapan yayınların desteklenmesi” başlıkları altında değerlendirildi.
Yayıncı kuruluşların ödedikleri telif bedelleri, reklam gelirlerinden alınan %3’lük RTÜK payının %1’lik kısmı ile oluşturulacak telif havuzundan karşılanmalıdır.
Yayın içeriklerinde fikir ve sanat eserlerine yer vermelerinden doğan, ilgili meslek birliklerine ödemekle yükümlü oldukları telif bedelleri, özellikle uygulamadan kaynaklanan sorunlar sebebiyle yayıncı kuruluşlar için ciddi bir finansal güçlük oluşturmaktadır. Bilindiği gibi, radyo ve televizyon kuruluşları RTÜK’e, birçok farklı kalemde düzenli olarak ödeme yapmaktadır. Bunlar arasında “lisans ücreti”, “frekans yıllık kullanım bedeli”, “yayın iletim yetkilendirme bedeli” ve reklam gelirlerinin %3’ü tutarındaki “ticari iletişim bedeli” kalemleri yer almaktadır. RTÜK ise, söz konusu gelirlerinin büyük bir kısmını Hazine’ye aktarmakta, başka bir deyişle, zaten finansal anlamda ağır yüklerle boğuşmakta olan birçok kuruluş için RTÜK’e ödenen bedeller bir tür ek vergiye dönüşmektedir. RATEM’in sektördeki kamu otoriteleri ve özel kuruluşların büyük bir kısmı tarafından da kabul gören önerisi, RTÜK’e ödenen %3 oranındaki payın %1’lik kısmının, ilgili mevzuatta yapılacak değişiklikle Kültür Bakanlığı’na bağlı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’ne aktarılması; repertuar, üye sayısı, kullanım sıklığı gibi kriterlere göre, ilgili taraflara bu telif havuzundan ödeme yapılmasıdır. Bu sayede, meslek birliklerinin birçok hukuki ve idari maliyeti ortadan kalkacak, şeffaf ve denetlenebilir bir sistem oluşturulmuş olacaktır.
RTÜK Başkanı ve Üyeleri konuya olumlu yaklaştıklarını, öte yandan “Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafında da yasal mevzuat düzenlemelerinin tamamlanarak telif havuzu ve dağıtım mekanizmalarının oluşturulması gerektiğini” dile getirdiler.
Uydu kapasite kullanımında lisans çeşitliliğine gidilerek yerel ve bölgesel televizyonların uydudan yayına geçmelerini kolaylaştırıcı düzenlemeler yapılmalı; yerel karasal televizyonların kanal kullanım bedelleri düşürülmelidir.
Yayıncılık sektörünün uzun yıllardır gündeminde olan ‘karasal sayısal yayına geçiş’ konusunda bir ilerleme kaydedilmemesi sebebiyle ülkemizde televizyonların büyük bir kısmı uydudan yayına yönelmiştir. Yapılan son araştırmalara göre, televizyon yayınlarını karasal vericiler aracılığıyla izleme oranı 2012’de %15 civarında iken, 2015 yılında %5 civarına inmiştir. Uydudan erişim oranı ise %90
seviyesine ulaşmıştır. Yayıncı kuruluşlar uydudan yayına geçmek için başvurduklarında, ulusal veya yerel olmaları fark etmeksizin, tek tip tarife ile karşılaşmaktadır. Tüm kanalların aynı kapasiteyi kullanmaları ve aynı kapsama alanına yayın yapmaları sebebiyle, uydu hizmet sağlayıcısı kuruluş TÜRKSAT’ın yerel ve tematik kuruluşlara farklı tarife uygulayabilmesi için bir dayanak bulunması gerekmektedir. Bu da ancak RTÜK’ün, yayın içeriğine ve temalara göre lisansları çeşitlendirmesi (spor, eğlence, haber, yerel içerik, vb.) ile mümkün olabilecektir. Aksi takdirde, maddi imkânlar sebebiyle uydudan yayına geçemeyen yerel televizyonlar, karasal yayınla erişebilecek izleyici de bulamayacakları için ticari iletişim geliri elde edemeyecek, dolayısıyla varlıklarını devam ettiremeyecektir.
Zorunlu yayınlar, kamu spotları ve kamu ilanları konusunda yasal mevzuat düzenlemesi yapılmalı, Basın İlan Kurumu Kanunu'nda yapılacak değişiklik ile “Medya İlan Kurumu” oluşturulmalıdır.
Radyo ve televizyonların yükümlü olduğu zorunlu yayınlar, diğer bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun çözümü ise resmi ilanların dağıtım mevzuatının değişimi ile mümkün olabilecektir. Basın İlan Kurumu kanalıyla dağıtılan resmi ilanlar 2 Ocak 1961 tarih ve 195 no’lu “Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun” da belirlenen kurallar çerçevesinde sadece yazılı basına verilmektedir. Bu ilanların değeri ise, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Yakup Karaca’nın ifadesine göre yıllık 400 milyon TL’yi bulmakta ve özellikle yerel basının en önemli gelir kaynağını teşkil etmektedir. Öte yandan 3.3.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 48. Maddesi, 7.11.1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun dışında, diğer kanunlarda medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara zorunlu yayın yükümlülüğü getiren hükümleri kaldırılmıştır. Fakat geçen beş yıl içinde kabul edilen kanunlarla birçok bakanlığa zorunlu yayın yetkisi verilmiştir. Sadece dört bakanlığa ait zorunlu yayınlar, en düşük tarifeden bile hesaplansa, yıllık 400 milyon TL civarında bir reklam alanı kullanımını doğurmakta, bu durum da özel radyo ve televizyon kuruluşları için büyük bir yük oluşturmaktadır. Bu yük, ancak Basın İlan Kurumu Kanunu'nda yapılacak bir değişiklik sonucunda, “Medya İlan Kurumu”nun oluşturularak kamuya ait reklam, ilan ve duyuruların radyo ve televizyonlara da verilmesinin önünün açılması ile hafifleyebilecek, özellikle yerel ve bölgesel yayın yapan radyo ve televizyonların içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar bir nebze azaltılabilecektir. Konu ile ilgili genel mutabakatın olduğunu belirten RTÜK Başkanı ve üyeleri, “Yeni yasal düzenleme ile sorun çözümlenebilir. Zorunlu yayın kapsamında olan veya olmayan tüm kamu spotlarının, TRT hariç özel yayıncı kuruluşlarda yayınlanmasının ücrete tabi olması gerekir” görüşünü paylaştılar.
RTÜK payının %1’lik kısmı, içeriğinde yayın ilkelerine ve ülke turizmine olumlu katkı yapacak unsurlara yer veren her türlü yapıma yayınlarında yer veren kuruluşların teşvik edilmesi için kullanılmalıdır.
Turizm açısından oldukça zor geçen bu yılda, ülkemizin potansiyeline olumlu katkısı bulunacak, stratejik öneme sahip bir başka öneri ise, RTÜK ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile ortaklaşa oluşturulan turizmi geliştirmek adına birçok ülkede uygulanan teşvik sistemidir. Yayıncı kuruluşların reklam gelirlerinden alınan %3’lük RTÜK payının %1’lik kısmı ile içeriğinde Türkiye turizmini ve yayın ilkelerini geliştirecek unsurlara yer veren her türlü yapım, ilgili tarafların oluşturduğu bir kurul aracılığıyla, şeffaf kriterlere göre değerlendirilme ve derecelendirilme yapılarak desteklenmelidir. Konu ile ilgili yapılmış onlarca araştırma ve yazılmış birçok tez bulunmaktadır. Örneğin; ülkemizde çekilmemesine rağmen, Truva Atı’nın Çanakkale’de olmasından dolayı “Truva” filminin gösterime girdiği yıl, Çanakkale’de turist sayısında %73’lük bir artış gözlemlenmiştir. Bunun yanında “Gümüş” dizisinin etkisi ile 2008 yılının ilk 6 ayında İsrail ve Arap ülkelerinden Türkiye'ye gelen turist sayısında %56 oranında artış gözlenmiş ve 2011 yılı itibariyle dizinin çekildiği yalıyı 30.000 turist 50 dolar giriş ücreti ödeyerek ziyaret etmiştir.